Ana muhalefet lideri, Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği (YBTB)'nin yöneticileri ile birlikte, iftar programında gündemi şöyle değerlendirmiş.
"...Şunu söyleyeyim; hayat boyu bir araya gelmemiş, aynı düşünceyi paylaşmamış, telefonla dahi konuşmamış, bir masanın etrafında bir araya gelmemiş insanlar, aynı terör örgütünün mensubu olarak yargılanıyorlar..." Doğrusu, bugünkü yazımın konusunu yerel gündem olarak belirlemişken, yıllar önce okuduğum 12 Mart 1971 muhtırasında emekli edilen Tümgeneral Celil Gürkan'ın "12 Mart'a beş kala" isimli kitabında, muhtıra sahibi komutanlar için kullandığı bir paragrafı hatırladım. Unutmadan, mana ve kurgu olarak birbiriyle inanılmaz paralellik gösteren o bölümü aktarmak istiyorum. "...Omuzlarındaki yıldız sayısının dört oluşundan, ve Türk harp okullarından mezun olmalarından başka ortak hiç bir yönleri bulunmayan, bir başka deyimle, ayrı dünyaların, ayrı emel ve ihtirasların adamları olan Orgeneral/Oramiral rütbesinde dört komutan'ın ortaklaşa imzalayıp sundukları Muhtıra, ifrat derecede, belki de suistimal edilircesine kullanılan bir özgürlük ortamında, seçimle gelmiş Parlamentosu ve bu Parlamentonun çoğunluğunun desteğine sahip Hükümeti ile, iyi kötü, kusurlu kusursuz ama gene de "özgürlükçü demokratik parlamenter rejim" görünümü veren bir devleti, yeniden nasıl monte edileceğini "muhtıracıların" da bilmedikleri biçimde "demonte" etmişti. Ne kadar ilginç değil mi ?. Bir muhalefet lideri ile 12 Mart muhtırası ile emekli edilmiş K.K.K Plan / Presipler daire başkanı Tümgeneral Celil Gürkan'ın söylemleri neredeyse mantalite olarak aynı. Aradaki zaman farkı ise neredeyse 40 yıldan iki fazla. Yıl 1981, Cumhuriyet gazetesinin 12, 13, ve 14 Mart tarihli sayılarında "Muhsin Batur 12 Mart günlerini anlatıyor" başlıklı yazı dizisinde görüşlerini şöyle açıklıyor ; ..."Silahlı kuvvetler mensuplarının o zamanki durumunu şöyle değerlendirebilirim. - Komuta kademesi, yani bizler. - Radikal sol'a dönükler. - Statükocular. - Hiç bir şeye karışmayanlar...." Em. Orgeneral Batur'un 3 Mayıs 1985 yılında Milliyet gazetesinde yayımlanan anılarında ise şu ifadeleri görmek mümkün. ..."Türkiye'deki fikri ve manfaat guruplaşmasını dörde bölebiliriz. - Hakiki koministler. - Ilımlı reformistler (ki zannederim biz buna dahiliz.) - Düzenin muhafazasını menfaatleri icabı isteyenler (ki bunlar bizi kendi emellerine hizmet etmek için kullanmak istemektedirler.) - Sağcılar, yobazlar...vb." Şimdi, ister alt alta, ister yana yana yazalım, çıkacak olan sonuç yıllar sonra da olsa aynı olacaktır. Sadece sizin, bunun neresinde olduğunuzdur önemli olan. Bütün bunlar, Uğur Mumcu'nun ifadesiyle ; Hukuk devletinin neden yaşamsal bir değere sahip olduğunu göstermektedir. Önemli olan sivil demokrasinin bütün koşulları ile işlemesi ve işletilmesidir. Sivil demokrasi yaşadıkça askeri müdahale ortamı olmaz. Kendiliklerinden cunta kuranlar olsa bile bu başarıya ulaşmaz. Bunun sorumluluğu sivillere düşer. Demokrasiyi yaşatmayan sivillerin, Adalet'e güvenleri olamayacağı gibi, olağanüstü dönemlerde askeri yönetimden yakınmalarının da bir yararı olmaz. 08.08.2013 İyi Bayramlar. Sayfaya Geri Dön |
Türkiye'de Menfaat Guruplaşması
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)