Suriye'de vahşet devam ederken ölü sayısı yüz bin'lerle ifade edilmeye başladı, Müslüman kardeşinin başını testere ile kesen adam tekbir getirirken, gözleri bağlı onlarca insan, yan yana sıralanmış ve enselerine kurşun sıkanlar da tekbir getiriyor.
Arakan'da vahşet tahammül sınırlarını çoktan aşmış, çoluk çocuk ölü sayısı binlerle ifade ediliyor, yerlerini yurtlarını terk edenlerin sayısı yüz binleri aşmış. Irak'ta ölen bir milyon'dan fazla insan ne çabuk unutuldu ?. Şimdi sıra Mısır'a gelmiş gibi görünüyor, ölü sayısı daha şimdiden iki yüz'ü aşmış durumda. Ya daha sonra ?, Daha sonra sıra kime gelecek dersiniz, yada hesaplar kimin üzerinde yoğunlaşıyor şu sıralar ?. Hani biz şimdilerde Özgür olduğumuzu iddia eder hale geldik ya, Köleliğin yüzlerce yıl evvel kaldırıldığı safsatalarına inandırılmışız da ne olmuş ?. Kölelik kalkmış mı ?. Dikkat ettiniz mi ?. Özellikle son yüz yılda İnsanlar, sadece gördüklerine inanır şekilde programlanıyorlar yada bu proje devam ediyor. Ülkemizde etkin medya ya dikkatle bakın, Batının bu olaylara neden ilgi göstermediğinden başka bir şey söylemiyorlar, hala batıdan medet umuyorlar ve bizi de bu yönde kanalize ediyorlar. Hani kölelik kalkmıştı ?. Onlar, kendi üzerinde başını kesmek için bir pala durup dururken, başkasının gözüne bir saman çöpü gelip te çarpacak diye korkar gibi görünürler, sonrada Hitler'in katl ettiklerini önemserler ama,11 eylül'ler üretirler ve terörizmle savaş adı altında mazlum milletlere saldırır, onlara özgürlük ve demokrasi adı altında kan ve göz yaşı ihrac ederler. İnsanları kontrol altında tutmanın en kolay yolu, onları özgür olduklarına inandırmaktır. Ve bizler Özgür olduğumuza inandırıldığımız için, girdabın tam ortasına çekildiğimiz bu vahşeti göremiyoruz bile. Bu gün bize normal gibi görünenler aslında normal değiller. Sadece bizim kaybetmemizi hızlandırıyorlar. Haliç Ü. İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Onay'ın yaptığı araştırmalarda elde ettiği sonuç son derece anlamlı, Soğuk Savaş sonrası 1989-2009 yılları arasındaki yirmi yıllık dönemde toplam 128 silahlı çatışma çıkmış ve bunların sadece sekiz tanesi devletler arasında meydana gelmiş. Başka bir ifadeyle yüz yirmi çatışma iç savaş şeklinde cereyan etmiş. Biraz daha geriye gidecek olsak Bosna da, çeçenistan'da, Somali ve diğerlerinde Müslümanlara reva görülen acıları görebiliriz. Dünyanın herhangi bir coğrafyasında Müslüman olmayan kaç topluluk bir birlerini katl etmekle meşgul acaba ?. Sadece bir sorunun cevabını merak ediyorum, Oluk oluk kanın aktığı bu kaos ortamlarının durması için, İslam alemi hangi önlemleri alıyor, iftar sofralarında kaç Müslüman dua ediyor ?. Az ile yetinen mi daha yoksuldur, yoksa çok şeyi arzulayan mı ?. İnsan soyunun ilk anne ve babası olan Adem ile Havva'nın göz yaşlarına değer veren yüce Allah (C.C) umalım ki, bizim de gönlümüze zulme karşı direnme kudreti versin. Mısır'a azap eden Firavun'u Kızıl Deniz'de boğan Rabbimiz, İnsanlık onurunu baş tacı yapan ve bu zulme karşı direnen vicdan sahiplerinin de göz yaşlarına ve mücadelelerine değer verecektir. Yapmamız gereken tek şey inandığımız değerlere gerçekten inanmak olmalıdır. Hani Nisa suresinde açıkça ifade edilen "Ey iman edenler, İman ediniz" çağrısını örnek alarak ve yer yüzünde ki tek yahudi devletinin neden Filistin ve Kudüs etrafında kurulduğunu anlayabilirsek ; O zaman Müslüman alemini saran bu ateş'in tüm İnsanlığı sarmasının önüne geçebilme şansınımız olacaktır. Mele_i A'la gecemizin hayırlara vesile olmasını niyaz ederim. 31.07.2013 Esenlikler Diliyorum. Sayfaya Geri Dön |
Adem ile Havva'nın Göz Yaşları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)